Yazmayı seviyorum. Yazılarımla başbaşa kalmayı, hayatımdan bir şeyler katarak hikayeler yaratmayı, bazen çok hayata dönük; eğlenceli olmayı, bazen de tamamen içe kapanık; karamsar olmayı seviyorum.. Buraya yazdığım yazıların çoğu tabiki de her yazarın başına geldiği gibi, bir noktasında hayatımla çakışmakta, ancak çoğunluğu gözlemlere ve yaşanılabilir durumlara pay biçilerek hayal gücümle yazılmakta. Büyük bir aşkı anlatırken; büyük bir aşk yaşayamam, büyük bir yenilgiyi anlatırken de; büyük bir kayıp yaşayamam. Yazılarımla aramdaki bağ, sırlarım ancak birgün iyi bir yazar olursam-idolüm Marquez gibi-hayatım bütün okurlarım tarafından merak edildiği an; otobiyogrofimi yazdığım zaman öğrenilecektir.. Şimdilik bu kadar; yazılarımın keyfini çıkarın, yorumlarınızı yazmaktan kaçınmayın. İyi zaman geçirmenizi, hayatımı paylaşırken keyifli anlar yaşamanızı dilerim..

"editöR Notu"


Salı, Ocak 17, 2006

seNsiz hayaT dü$üNeMiyoRuMmM..



Onu gerçekten çok seviyorum. Hayatımdaki her insanı severim, bu benim için yeni bir şey değil ama O en çok sevdiklerim arasında. Hem de en çok..Bu sayfayı açarken sadece denemelerimi yazacaktım. Sonra fikrimi değiştirip, güncel hayatımdan da bir şeyler yazmaya başladım ve şimdi de hayatımdaki insanları yazacağım. Öncelik sırasına göre değil tabiki de. Sadece dün onun yanındaydım ve yaşadığımız komik anların üzerine onun için bir şeyler yazmak istedim. Yıllardır hep sorar durur, kitabında ben olcak mıyım diye, bu ilk deneme. Bakalım satırlara uygun düşersen o da olur belki.

Dün buluştuğumuzda dedim ki kendisine: "Ben sensiz hayat düşünemiyorum, seni gerçekten çok seviyorum." _Cevap: "Çok kaptırmışsın güzelim sen kendini bana, oo oo oo işimiz var senle.Sanki sevgilisiyle konuşuyor ve kendisi de durmak nedir bilmeyen, bir kızdan başka bir kıza atlayan, çapkın mı çapkın biri. Yine ağına bir genç kız düşürmüş, hayaller kuruyor kız, o da ümit vermek istemiyor.İşte seni bu yüzden daha da çok seviyorum. Beni ne kadar çok sevdiğini bildiğim için de gerçeği duyamamak mutsuz etmiyor beni. Mutsuz olmak yerine, doyasıya gülüyorum.

Halbuki eski sevgililerimden biriyle yapıyor olsam bu konuşmayı, verdiği bu cevap yüzünden yapmadığım kapris kalmazdı. Bırakın kapris yapmayı, yüzümü azcık buruşturamıyorum bile.Yıllardır da (nazar değmesin) hiç dargın kalmadık birbirimize. Kavga ettik, bağrıştık ama asla ne birbirimizi kırcak bir şey söyledik ne de birbirimize küs kalabildik. Bir günü bırakın beş dakika bile küs kalmadık. Ne zaman aradıysam; iyi günümde, kötü günümde hep yanımda buldum onu. En zor anlarımı atlatırken hep destek çıktı. Sadece bana değil, bir o kadar da aileme destek oldu.

Kızdırdığı anlar da oluyor tabiki ama bunları unutmak o kadar kolay ki. Hayatıma girmiş birçok kişinin yaptığı onca hatayı unutmuş biri olarak, onun yaptığı her şeyi kabul edebilirim. Bunu hiç düşünmeden söyleyebilirim, çünkü adım gibi eminim asla bana zarar verecek bir davranışta bulunmayacağından. O kadar sevimli ki; kalbinin güzelliği yüzüne vurmuş derler ya işte o da öyle biri. Kimle tanıştırdıysam, daha onu sevmeyen birine rastlamadım. Şeytan tüyü var herhalde.

Bazı insanlar hayatınıza girer; küçük, büyük yaralar açarlar yüreğinizde, izlerini bırakıp, belki de sizi olgunlaştırıp hayatınızdan giderler. Bazıları da hayatınıza girer, yaralarınızı sarar, kalan izleri silmenize yardım eder, ama asla unutturmazlar, asla da hayatınızdan çıkmazlar. Fotoğrafınızı çekmiştir çünkü, hata yapmaya kalkıştığınızda, albümleri gizli çekmecelerinden çıkarıp, önünüze sunarlar.

İşte o da, bu kişilerden biri. Ne zaman duygularımla boğuşsam, ne yapacağıma, kimi, neyi seçeceğime karar veremesem; yanıma gelir, elinde albümlerle. Ağladığım anların fotoğraflarını gösterirken bile güldürür beni. Ağlamama asla izin vermez zaten. Duygusal olmaktan kaçındığı kadar duygusaldır da. Kimseler bilmez onun o halini, anlatsan kimse de inanmaz zaten. Yenik düşmeyi sevmez hayata karşı, ee ne de olsa aslan burcu. Başı her zaman dik olacak ki, şanı yürüsün. Benim gibi duygusal balık'ı yola getirmek için döver bile.

Hayatıma iyiki dahil olmuşsun, iyiki varsın A$kıSı..Sen olmasan gerçekten ne yapardım bilmiyorum. Bir çok kişi var hayatımda, herkes yeni bir anlam katıyor bana ama eminim ki sen olmasan sağ yanım hep boş kalırmış. Gerçi yolda yürürken solumda yürütüyorum ama okul günlerimizden bu deyim. Lise yıllarım aklıma geldikçe sensiz bir gün olabilir miydi diye düşünüyorum, sonra hemen vazgeçiyorum.Bebekin hep hayatında olacak, sen vazgeçsen bile, gerçi pek vazgeçeceğini düşünmüyorum. Eninde sonunda elime kalacaksın çünkü kimse senle evlenmez ben şimdiden söylüyorum. Yaş 30'u devirdi mi mecbur evleneceksin benimle. (Gerçi o yaştan sonra da çocuk yapılmaz ki:) O zaman ne yapıyorsun, o günler gelene kadar gönlünü eğliyorsun. Gez, dolaş kızlarla, gözün doysun sonra çapkınlıklarınla uğraşamam.

Seni gerçekten çok seviyorum ve sensiz bir hayat değil, bir gün bile düşünemiyorum. İyiki varsın.


Bakmayın çok baby-face durduğuna, kendisi kendisini çok erkeksi bulur..(sadece profilden baby-face'miş.)


Cumartesi, Ocak 14, 2006

İstaNbuL


İstanbul'a gitmemde kimin gözü kaldı ortaya çıksın. Ciddi ciddi nazara geldiğini düşünüyorum. İnsan üç ay İstanbul hayali kurar ve İstanbul'a gidince iki hafta hiç yataktan çıkmaz mı? Çıkmadığı oluyormuş demek ki...
Saydım, sadece üç gün dışarı çıkmışım, demek ki her ay için bir gün.
Yılbaşı gecesi, bayramın 1. günü, bir de sağolsunlar acıdılar herhalde son gün boğaza götürdüler.
Aslına bakarsanız üç günde gerçekten güzel geçti.
*Yılbaşı gecesi çok romantikti.
*Bayram günü çocukluğuma döndüm bile diyebilirim.
*3.gün ise boğazda balık yedim.
-Yılbaşı günü bir ayrılıp, bir barıştığım uzatmalı sevgilimle birlikteydim. İlk tanıştığımız yere gittik ve sabaha kadar eğlendik. Her ne kadar ayrılmış olsakta, yeni yıla sevgiliyle girmenin nasıl güzel bir duygu olduğunu tadabildiğim için kendisine teşekkürü bir borç bilirim.
-Bayramın ilk günü küçüklüğümden beri anneanne ve dede dediğim, sevgili Rukocuğumun annesiyle babasına gittik. El öpmeler, harçlık almalar, bayram sohbetleri çok eğlenceliydi. Hastalığım orda da devam ederek beni zor durumlara soktu ama olsun. Ablam evlendiğinden beri ilk kez bayram harçlığı aldım, daha ne olsun. Ne zaman sevgili Burcu evlendi, o zaman artık bu da büyümüştür diye düşünerek, ilgilenmiyorlardı benimle. Bol bol çikolata, şeker, lokum yiyerek cildime büyük katkıda bulundum. Ayrıca kurban etinden yapılan yemeklerle de kiloma destek oldum. Bütün gün de yatınca hepsi kiloya dönüştü tabi. Sevgili küçük bebeğimiz Yaman'ın bitmek bilmeyen istekleriyle, biraz kafamızı şişirdiği bir gün olsa da eğlenceliydi.
-Son günümde ise, sağolsunlar beni bir kez daha dışarı çıkardılar. Önce Picasso'nun Sabancı Müzesi'ndeki sergisine gitmeye karar verdik ama uzun kuyruğu görünce vazgeçtik. Zaten hastaydım birde o kuyrukta bekleseydim herhalde ölürdüm. Müze gezme işinden, bir sonraki gidişimde götürüleceğime dair söz aldıktan sonra vazgeçtik. Sonrasında ise boğazda, denizin hemen kıyısında balık yemeğe gittik. Manzara muhteşemdi. İşte burası İstanbul dedim. İzlemeye doyamıyorsun ve Ankara'ya dönmek istemiyorsun.
Sonuçta döndüm. İstanbul'da kalamadım, finallerim başlayacak, yoğun günler beni bekliyor. Sözüm ona yoğun günlerden çıkıp, dinlenmeye, gezmeye gitmiştim ama olmadı. Bol bol yatarak dinlendim tabi.
Bir dahaki sefere kimselere söylemeden gideceğim. Ne kimsenin nazarı değecek, ne de ben hastalanıp yataklara düşeceğim. Öyle olsa bile; hasta hasta gezerim. Ruko'yu bile dinlemem bu sefer. Şimdiden duyurulur kendisine. Sağolsun az bakmadı bana, o olmasa hayatta iyileşemezdim. Sana da teşekkürü borç bilirim tabiki. Elin oğluna teşekkür ederim de sana etmez miyim? Çok teşekkürler hayatım.


Cuma, Ocak 13, 2006

anLatmak için ya$ıyorum..


"İnsanın yaşadığı değildir hayat,

aslolan hatırladığı ve anlatmak için nasıl hatırladığıdır."

Gabriel Garcia Marquez

Bende anlatmak için yaşayanlardanım. Kim ne derse desin, ne kadar kızarsa kızsın, her zaman anlatacağım. Duygularını saklayan, kendi duygularından kaçan biri olmayacağım. Yaşlanırken anlatmaya devam edeceğim gibi, yaşlandığımda da herkese anlatacağım her şeyi. Durmaksızın yazı yazmaya devam edeceğim. İleride koşullar ne gösterir bilmiyorum ama yazdıklarımı yayınlatmak için kendi kendimi yeneceğim. Şimdilik işin sadece anlatma kısmındayım. Henüz çok fazla anlatacak hikayelerim yok ama olsun, yıllar geçtikçe tecrübelerle biriktereceğim. Önüme çıkan engeller durduramayacak beni. Hayallerimi gerçekleştirmeden ölmeyeceğim ve bunun olmasına da izin vermeyeceğim. Hayat vazgeçilmeyecek kadar güzel. Yaşam insanın karşısına ne çıkarırsa çıkarsın, her şey yeni birer tecrübe ve vazgeçmemeli hiçbir zaman.
Herkes, her an, her koşul beni olgunlaştırıyor. Eminim ki birçok kişi için de bu böyledir. Yıllar geçtikçe insan kendisindeki değişimleri farkedebiliyor. Daha önce karşılaştığı bir duruma, sonrasında çok farklı bir tepki verebiliyor ve kendisini tanıyamıyor.
İşte bende bunları yazacağım, kendime ait bu bölümde.. Duygularımı, çevremdekileri, gözlemlerimi, kısacası hayatımı ve hayatı..
Kendime ve okuyanlara yardımcı olabileceğimi ümit ederek..
SEVGİLER