Yazmayı seviyorum. Yazılarımla başbaşa kalmayı, hayatımdan bir şeyler katarak hikayeler yaratmayı, bazen çok hayata dönük; eğlenceli olmayı, bazen de tamamen içe kapanık; karamsar olmayı seviyorum.. Buraya yazdığım yazıların çoğu tabiki de her yazarın başına geldiği gibi, bir noktasında hayatımla çakışmakta, ancak çoğunluğu gözlemlere ve yaşanılabilir durumlara pay biçilerek hayal gücümle yazılmakta. Büyük bir aşkı anlatırken; büyük bir aşk yaşayamam, büyük bir yenilgiyi anlatırken de; büyük bir kayıp yaşayamam. Yazılarımla aramdaki bağ, sırlarım ancak birgün iyi bir yazar olursam-idolüm Marquez gibi-hayatım bütün okurlarım tarafından merak edildiği an; otobiyogrofimi yazdığım zaman öğrenilecektir.. Şimdilik bu kadar; yazılarımın keyfini çıkarın, yorumlarınızı yazmaktan kaçınmayın. İyi zaman geçirmenizi, hayatımı paylaşırken keyifli anlar yaşamanızı dilerim..

"editöR Notu"


Salı, Nisan 10, 2007

...taM oRtasıNa aZ kaLa...

Tam ortasındayım yağmurun
Karın, soğuğun ortasındayım
Nasıl da paylaşıyor insan isterse
Nasıl da birmiş meğer hasretler
Nasıl da mecburmuşuz
Sabretmeye, sevmeye, öğrenmeye
Tam ortasındayım yolun
Koşunun ortasındayım
Tam varıyorum ki hedefe
Bir yenisi başlıyor
Bu oyun hep aynı değişmiyor
Hala devam hala figan
Hem de bile bile









Hayatımla ilgili kararlar almanın tam ortasındayım. Şimdiye kadar o kadar çok karar almışım ki, ne kadarlık ömrüm kaldı bilmiyorum ama kalan kısmında, daha ne kadar farklı kararlar alabilirim çok merak ediyorum.
Umuyorum insan bir süre sonra durgunlaşıp, dinginleşebiliyor ve karar almayı bir kenara bırakıp, aldığı kararları uygulamakla geçirebiliyordur ömrünü. Gerçi yaşam tarzıma ve karakterime bakarak söylemeliyim ki; rutinlikten hoşlanmayan biri olarak, eminim son nefesime kadar yeni bir karar alıyor, yeni bir yolda ilerliyor olacağım. Tabiki bu durum bir yandan beni korkutmuyorda değil, acaba maymun iştahlı mıyım, bu yüzden mi alıyorum her yeni kararımı diye düşünmeden de edemiyorum.
Şimdiye kadar o kadar çok karar almışım ve o kadar çok kararımdan geri dönmüşüm ki; insan neydim, ne oldum diyor bu yaşına rağmen.

Küçük bir kız çocuğu iken; ders çalışmakta neymiş, ödev yapma, gez, eğlen, belli bir zekan var her şeye yeter, ideallerini nasılsa gerçekleştireceksin diyen biriyken; şimdilerde uyumayı bile haram ediyorum kendime. Daha fazla ne öğrenebilirim, ne katabilirim kendime. Nerede, hangi sanatçı ne yapıyor? Bak bu yaşına gelmiş neler neler başarmış demekten alıkoyamıyorum kendimi. Şunu da belirtmeliyim ki; tembellik hakkımı her zaman rahat rahat kullanmama rağmen, asla idealist olmayan bir çocukta olmadım. Her zaman yapılacak işlerim, kazanılacak zaferlerim vardı. Bu zaferlerin her biri de kendime karşıydı üstelik. Hayat bir koşudur ve piste çıktığımda sadece kendimle uğraşırım. Benimle birlikte koşanlara yardımcı olabildiğim kadar olurum. Asla başkalarını yenmek için değil, sadece kendi rekorumu yenmek için koşarım. Bir işe girdiğim zaman kendimin bir önceki başarısından daha iyi ne yapabilirim diye çırpınırım. Sanırım bu ailemizle ilgili bir hastalık. Hepimizde bulunan "başarabileceğin işi üstlen, yapabileceğinin en iyisini yap, asla hiçbir işi yarım bırakma" tezi.
Başarısızlıklarımızda oldu tabiki, insan her zaman başarmak zorunda değil, başarmak için çok çabalasakta, hayat; her zaman bizden bu kadar emin değil. Bu yüzden başarısız olduğuma değil, nasıl başarısız olduğuma üzülürüm her zaman. Hatayı nerde yaptım, neyi eksik yaptım diye kendimi, içeriğimi kurcalarım. Bu yüzden yazdığım kitabı hala bir yayınevine gönderemiyorum. Hala eksikler, hatalar mevcut bana göre, hala okuduğumda bir yerlerini değiştiriyor, bir bölümünden sıkılabiliyorum. Bu yazdığım kısa yazılarda da böyle. Şimdi bunu yayınlamadan önce 10 kez daha okurum, yayınladıktan sonra da bir o kadar daha. Bulurum bir eksik; şöyle bir cümle, şöyle bir fotoğraf daha iyiymiş diye. Ama basılmıştır bir kere, okuyucu yorumunu bile yapmıştır, değiştiremezsiniz, değiştirilmez.

Hayatta bununla paralel gidiyor, yazılarımda olduğu gibi sonradan farkettiğinizde eksikleri yerine koyamıyorsunuz; o anlar çoktan yaşanmış, bitmiştir. Hadi o günlere döneyim, şurada şunu yapmayı unutmuşum, yapayım diyemezsiniz. Diyebilsek nasıl olurdu düşünsenize; her şeyin akışı değişirdi. Ama hala elimizde bir şansımız daha var; eksikleri zamanında farkedebilmek. Önümüzde daha birçok yaşanacak durum var ve illa ki benzer durumlarla karşı karşıya kalacağız. İşte o an gelip çattığında aynı hatayı tekrarlamamaktır, hayattan ders almak.

Önümüzdeki bir sene aynı hataları tekrarlamaktan uzak durmak istiyorum. Tam hedefe vardığımda yeni bir hedef daha çıkacak önüme biliyorum ama bu hedefin yönünü tayin edebilecek bir sene. Mesleğimle ilgili ana yolu seçeceğim ve ardından diğer hedefleri yan yollar olacak. Bu yüzden tam ortasındayım her şeyin. Hangi bölümde okumak istediğime karar verdiğim seneyle eşdeğer bir konumdayım. Şimdi her şeyi rayına oturtma zamanı ve kendim için, geleceğim, gelecekteki ailem ve kendi ailem için doğru kararları alıp, yapabileceğimin en iyisini yapabilme zamanı. Umarım çok fazla hataya düşmem ve zamanı geriye döndürmek isteyeceğim anlar yaşamam.

Şimdi nerden çıktı bu yazı demenizi istemem sadece eve dönüş yolunda radyoda çalan bir parçanın hayatıma bir damla gözyaşı düşürmesi, yüzüme de bir tebessüm eklemesi sonucunda, bu şarkıyla, hissettirdikleriyle ilgili bir şeyler yazmak istedim.

Ara sıra çok fazla yaşanmışlığı olmayan, üzülmemin gereksiz olduğu durumlarda bile, kendi içimde bazı koşulları büyüttüğümü biliyorum, sanırım bu da biraz yeteneğimi ortaya çıkarabilmem için kendime yaptığım bir düzenbazlık. Bunu da yeni farkediyorum üstelik. Ben şimdiye kadar mutsuz olmaktan korktuğum için, mutluluklarımı elimin tersiyle ittiğimi düşünürdüm ama sanırım hepsi yazılarım içinmiş. Hepsi olmasa da bir kısmı desem daha doğru olur, ama bu korkumu artık yenmeliyim. Mutlu olduğum, sevindiğim anların altında bir şeyler aramamalıyım. Sevdiğim ve sevildiğim zaman; daha kötü olabileceğinden korkarak kaçmamalıyım. İçimden nasıl geliyorsa suyunu çıkarana hatta düşman olana kadar; kavgasıyla, sevinciyle yaşamalıyım yeni ilişkilerimi. Kimsenin bir kez daha arkadaş kalalım sözünü duymak istemeden, aşkın dibine vurarak; gerekirse can acıtarak, canımın yanmasına ve hayatıma dahil olunmasına izin vermeden yaşayacağım ne varsa. Paranoya yapmayacağım artık, ilgisiz kalan biri olursa karşımda; beni artık sevmiyor mu, ilgisi mi bitti, başkası mı var diye düşünerek şüpheye düşmeyeceğim. Bitecek bir şey varsa, vardır. Sürüklenmenin, üzülmenin anlamı yoktur. Giden gider, kalan kalır. Varsın birkaç kişide beni kötü bilsin, iyi olduğumu bilenler, bana inananlar lazım.

Eski yazılarımı okuduğumda, yeni yazılarımdan birinin içindekine benzer bir cümle bulunca; yaşanılan durum farklı olmasına rağmen, aynı cümleyi kurmuş olduğumla yüzleşiyorum. Yaşadığım her şey farklı ama, demek ki ben kafamda yaşamak istediğimle yaşatıyorum kendimi. Hiçbir yaşanılan, hiçbir anı mükemmel değilmişte ben onları mükemmele çevirmişim, ben anlam yükleyip, kendimi aşkla, acıyla, yalanla, dürüstlükle doldurup yoluma devam etmişim gibi. Bu yüzden bir daha aynı cümleleri kurmak istemiyorum.
Bir daha hataya düşmek, ilişkinin sağlamlığını sınamak için, korkuyla, bilinçsiz davranmak, sonra da niye böyle yaptım, bu durumu sağlayan aslında bendim diyerek kendimle yüzleşmek, olmadığım biri gibi davranmak istemiyorum. Farkettiğim an; en çok o acıyla kavrulan, en çok suçlu olan ve suçunu kimselere itiraf edemediği için; üzüldüğü konu terkedilmesiymiş gibi davranan kişide olmak istemiyorum. Kendi hatamı bildiğim için, hata yapanın hatalarını görmemezlikten gelmek, buna hakkı var; benim yaptıklarımın yanında onun yaptıkları ne ki demek, bunu karşımdakine hissettirmemek için kendi içimde kavrulmak, bir şeyleri gizlemek istemiyorum.

Her şey insanlar için; eğrisiyle, doğrusuyla, üzüntüsüyle, neşesiyle...Her şey ama her şey...Bu yüzden pişman olmamak lazım hiçbir şeyden yinede, hayata sahip çıkmak, dört elle sarılmak lazım. Hala figan bir şekilde devam etmek istemiyorum sadece. Sanırım bunu uygulasamda uygulamaktan kaçacağım anlarımın da farkındayım.



5 yorum:

Adsız dedi ki...

dünü değil yarını değil bu günü yaşa..bir de çok uzun yaşayacak gibi hayaller kur ve yaz.. sen harikasın ruk

TocoRoRo dedi ki...

çok uzun yaşamak değilde anımı yaşamak istiyorum.yaşadığım anların elimden alınmamasını istiyorum.bunu nasıl başaracağımı bilemiyorum..elimden gelen sadece yazı yazmak galiba..

Adsız dedi ki...

şimdi yaptığın şey işte anı yaşamak .

TocoRoRo dedi ki...

galiba ama hala bazı yazılarımı bloga koyarken korkuyorum,sanırım bu korku anı yaşamakla ters düşüyor...

Usualoner dedi ki...

Bence doğru noktasında duruyorsun hayatın... daha gerisi hikaye... ^^